DEMOKRATİK AÇILIM
Ben demokratik açlımı Osmanlı- Kürt ilişkilerine benzetiyorum. Osmanlı bizden çok daha fazla hoşgörü sahibiydi. İnsanların ana lisanına karışmaz, aile yaşantılarına karışmaz, herkes dinini kendi lisanıyla öğrenebilirdi. Osmanlı vatandaşları özel yaşantılarında tamamen örf ve adetlerine bağlı idi. Eğitimi herkes kendi lisanıyla da yapabiliyordu. Osmanlıda din eğitimi resmi okullara gitmeden başlıyordu. Benim bildiğim çocuk evden eğitim için 5 yaşında çıkıyor, 9 yaşına kadar 4 senede din eğitimini bitiriyor ve 9 yaşında gelince de resmi eğitim başlıyordu. En düşük tahsil rüştiye (ortaokul) mezunuydu. Biz ilköğretimini kurduktan sonra Osmanlı’nın seviyesine ulaşabilmişiz. Demek ki büyük devlet olmak ilk önce eğitimi gerektiriyor. Rahmetli babam osmanlının son mensuplarından rüştiye mezunu, ben de cumhuriyetin ilk mensuplarındanım, ilkokul mezunuyum.
Benim anlayışıma göre şimdi biz demokratik açılım ile osmanlı davranışlarını benimsemiş olacağız. Ortada bazı muhalefet liderlerinin fegaran etmesini gerektiren korkulacak bir şey yok. Sadece kürt-türk kardeşliği tesis ediliyor o kadar. Benim görüşüme göre biz demokratik açılımda şimdiye kadar batılıların etkisinde kalmışız. Şimdi ana kökenimize dönüyoruz. Her iki taraf için de tatlı bir yaşantı olacak. Feveran edip kendilerini yerden yere vuran muhalefet liderleri hiç korkmasınlar. Bizim şimdi yaptıklarımızın bir gereği de Türkiye’nin büyük devlet olması. İnşallah olacak. Olmalı...
Batılıların etkisinde kalıp yanlış işler yapılmayacak. Şimdi bundan dönüyoruz. Hatadan dönmek sevaptır. İnsanları iki unsur birleştiriyor: Irk ve din. Ben bunlardan dini tercih ediyorum. Ünlü bir alim: “Şarkta din, darpta da fen geçer.” buyurmuş. Biz kültür açılımında dini tercih etmeliyiz. Müslüman, müslümanın kardeşidir; ama biz şimdiye kadar hep ırkı tercih etmişiz. Dağlara taşlara yazılmış. Bir Türk, cihana bedeldir! Ben hasbel kader Türk’üm; ama bu laf beni hiçbir zaman mutlu etmedi. İnnemel mügminine ıhvel’i tercih ettim. Bunun da manası :‘Müslüman, müslümanın kardeşidir’. Bu bizim için daha yararlı olur diye düşünüyorum. Herhalde bu konuda yanılmamışımdır. Şimdiki dönüş de onadır sanıyorum.
Rahmetli Özal’ın bir sözü vardı: “ Türkiye Cumhuriyeti denilecek yerde, Osmanlı Cumhuriyeti denilseydi; bugün bu sıkıntılar yoktu. Osmanlı da Türk olduğunu biliyordu; ama çok uluslu bir devlet olduğu için o ismi benimsemedi. Şimdi biz bu noktadayız; ama bu isim de değişemez, davranışlar değişebilir. Kültür açılımı da budur diye düşünüyorum. Başkan Obama da bizim için bir şans. Yakın gelecekte bunun yararlarını açık bir şekilde göreceğiz. Ben bu Obama dönemini iyice değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Sayın Obama güçlü bir Türkiye’nin dünya sulhüne büyük yararlar sağlayacağını gördü. Hükümetimiz şimdi bunu değerlendiriyor. Türkiye orta doğuda bir ağabey. Coğrafyayı bozmak istemiyor. İyi komşuluk ve ticari ilişkilerden yana orta doğuda huzuru ve sükunu sağlamak hükümetimizin görevi ve devlet siyasetimiz olmalı. Dünya geniş, herkese yer var. En güzeli bir arada kardeşçe yaşamak. Bu da Türk insanının fıtratında var. Allah’ın izniyle bu yolda ilerleyeceğiz...