Görüntülenen Sayı: 1994
2811 | Yayım Tarihi: 31 Temmuz 2009 Cuma
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  •  Spor 
  • Köşe Yazarları
  • Bunları Biliyor musunuz?
  • Vefatlar
  • Güneşlik
  • Dost Siteler
  • Künye
  • İletişim
  • Son Sayı
Ana Sayfa » Köşe Yazıları » TÖRELERİMİZ, DÜĞÜNLERİMİZ (1)

TÖRELERİMİZ, DÜĞÜNLERİMİZ (1)

Av. Mehmet YILDIZ

Av. Mehmet YILDIZ

av.mehmetyildiz52@gmail.com
Facebook'ta Paylaş

 Geçen hafta bir düğün nedeniyle Fatsa’da olacağımı yazmıştım. Yazdığım gibi hafta sonunu Fatsa’da geçirdim. Özellikle cuma, cumartesi ve pazar akşamları düğün salonu ve otellerin nerdeyse 24 saat mesai yaptığını gördüm. Yani sezon buram buram düğün sezonu idi. Şehrin eşrafı her taraftan çağrıldığı için düğün gezmek zorunda kalıyordu. Dostluk ve yakınlık  durumuna göre bir düğünde 30 dakika, bir başka düğünde (1) saat kalınarak tüm dostların gönülleri alınmaya çalışılıyordu. İşte bu hareketli ortam bizi de aldı maziye götürdü. Hem biraz nostalji yapmak, hem de hafızaları yenilemek ve hem de bugün ile karşılaştırma yapmak için törelerimiz ve düğünlerimiz başlığı altında düğünlerimizin dünü ve bugününü irdelemek ve sonunda da bazı önerilerde bulunmak gereğini duyduk.

 
DÜĞÜNLERİMİZİN DÜNÜ:
Çok eskilerde düğünlerde davul-zurna eşliğinde güreşler yapılırdı. Ne bu kadar araç vardı, ne de bu araçların gidebileceği yollar vardı... Bu nedenle de  gelinler atlarla taşınırdı. Gelini kız evinden almaya gidenlere ya “düşü” ya da daha öztürkçe bir deyimle “gelin alıcı” ismi verilirdi. Gelin almaya gidenler de atlarla giderdi. Damat tarafından aklı başında, biraz da becerikli ve de evli bir hanım “başdüşü” olarak ilan edilir, tüm talimatlar bu güngörmüş hanımefendi tarafından verilirdi. Damat evinden ayrılırken gençler silahları çeker “biz geliyoruz” anlamında havaya silah boşaltırlardı. Kız evine yaklaştıkça bombalar patlatılır, kız evi teyakkuza geçirilirdi. Nadir de olsa bazen binaların üzerindeki bacalar hedef alınır, naz geçirileceğine güvenilen ev sahibinin bacası  mermilerle yıkılmaya çalışılırdı. Zaman içinde bu hareketi yapanların beceriksizliğinin artması ve kazaların da buna paralel olarak çoğalması nedeniyle havaya silah sıkma eylemi kaldırılmıştır.
Yine bahsettiğim yıllarda damatlar bugünkü gibi gelinle beraber değil, sağdıç tabir edilen yol gösterici bir arkadaş ile yumurta topuklu iskarpinini, siyah takım elbisesi ve beyaz çorapları ile harmana diz çöker ve kendisine  bahşiş toplanırdı. İşin en önemli noktalarından  bir tanesi genellikle bu bahşiş toplamalarında herkes gönlünden ne koparsa diz çökmüş yerde oturan damadın yanından geçer ve bahşişini verirdi.
 
Düğünler genellikle perşembe günleri yapılırdı. Çarşamba akşamları  kız tarafından erkek tarafına hediye bohçası (dürü) götürülür, erkek evinde yemekler yenir, ailelerin durumuna göre içki içilirdi. Damat tarafı, gelen kız tarafını memnun edemezse ertesi günü gelin almaya gittiklerinde zorluklarla  karşılaşırlar, bir gün öncenin acısı çıkarılmaya çalışılırdı. Bir seferinde Örencik  Köyü’nde gelini vermek istememişler olay çıkmış. (Devamı haftaya)

Yalnızca aboneler yorum yazabilir.

Abone Bilgileri

Abone girişi yapınız
Abone Kodu:
Parola:
Şifrenizi almak için tıklayın

  • Hava Durumu
  • Arşiv


Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü






 Güneş Gazetesi © 2005-2025 Her hakkı saklıdır.