ÇEŞİTLEME
Off, daha önceleri de bu kadar toz duman, arasında kalmış mıydık..?
Unutuluyor tabi; en güzel özelliğimiz unutmak...
Hani yağmur yağmıştı da pazar yeri, pislik içinde kalmıştı ya, güneş açtı, yerler kurudu "homurdanan ben, unuttum gitti"
Sabahın köründen, gecenin yarısına kadar yüreğiniz alıyorsa, ülkenin gidişatını takip edin...
Battık, batıyoruz, devrildik, devriliyoruz, içeri girenler, bir gecede çıkanlar ve içerde kalanlar..
Biz hepini unuttuk, koşanlar, durup da şöyle bir nefes alıp hedef belirliyenler...
Bizler bunları takip etmekten haşat olduk ...
Hala var mı merak ediyorum, hastanelerin duvarlarına asılan, parmaklerı dudaklarında, susss işareti yapan, güzel hemşire hanım nerelerde acaba? Hepimizin ona çok ihtiyacı var...
Gürültü bizi feci hırpalıyor: Geçen haftaki köşesinde ,Dr.Mustafa Çukuryıldız, yaşanan sorunları sıraladıktan sonra, lütfen beni bu gündemler bittikten sonra uyandırın diye yazısını tamamlamış..
Sanırım böyle düşünenler çoğalıyor ...
*****
Gündem açılacak olan tarketse, bir çift söz de benim var; benim bakkal amcamı, daha dün veresiye defterleriyle ve dertleriyle baş başa bırakanlar ve gösterişli süslü raflara doğru koşanlar biz değil miyiz...
Bu bir, neredeyse şehrin, bir başından sonuna kadar, ismini yazmayayım, daima halkı yanına çekmek için çeşitli kampanyalar yapan ve her daim rağbet gören marketler neyin nesi... Ona kim ne dedi veya dendi de onudamı unuttuk..
Fatsamızı bırakıp da komşulara alışverişe gidilmesi, halbuki her şey burada da var, ama böyle, yeni ambalajlara koşmak hoş galiba..
..
Sn. Ferudun Altıntaş’ın geçen hafta baş yazısında dernekleri uyaran çok güzel bir yazısı vardı, uyarıyordu.. Bir gün ulaşılıcak mal sahipleri bulamayabilirsiniz. Sahi bunca zamandır yardım toplu-yoruz bilet sattık ama hiç sahibi buralarda olmayan marketlere giremedik ...
Oysa bütün marketlerin kapısını vuruyoruz yardım diye, ama o sayısı gün ve gün artan markete hiç uğramadık...