BEDELLİ DÜNYA
Başbakan’ın oğlu bedelli askerlik yapmak için birliğine teslim olmuş. Peşinde büyük bir basın ordusu, korumaları, Başbakanlık aracı ile birlikte 21 gün sürecek vatani görevini yapmak için Türkiye’ye gelmiş. 5 bin 112 euro ödeyerek üzerine düşen görevi yerine getirecek ve sonrasında kendilerine tahsis edilen beş villadan birinde belki 21 gün daha sürecek bir tatil yapıp çalıştığı ve yaşadığı ülke olan Amerika’ya dönecek.
Kim demiş bu ülkede eşitlik yok diye. Kim demiş bu ülkede vatanın her karış toprağını koruyan askerleri aynı talihe ve şansa sahip değil diye.
Kimisi aylarca kar kış demeden, dağ bayır, sürekli çatışma ve savaş halinde bir askerliği; cebinde kontör alacak parası olmadan, zar zor bitiriverir. Kimisi bitiremez, hayal kurmaya bile fırsatı olmadan, yaşamının en güzel döneminde kayıp giden bir yıldız oluverir. Bir akşam, bir televizyon haberinde göklere çıkarılır, ertesi gün unutulur. Geride bağrı yanık, içlerine ateş düşmüş birçok aile yarı ölü geçirir hayatlarını.
Devlet büyükleri, ülkede yaşananların en azından sorumluluğunu alacak olanlar, yaşanan kargaşalara, çatışmalara, uzayıp giden rantlara biraz olsun dur diyecek olanlar ise hep aynı nutuklarla, hep aynı üzgün ama mağrur bakışlarla görünürler halkın gözüne. Evladına üzülene, kahredene, hesap sorana da büyük kınamalarla, suçlayıcı bakışlarla karşılık verirler. Vatan, millet, Sakarya ağızlarından hiç düşmeyiverir.
Sonra bir gün bir gazetenin alt sayfasında, küçük bir haber, devlet büyüğümüzün oğlu 21 gün sürecek bedelli askerliği için birliğine teslim oldu. Parası olan, mevkisi olan, fırsatı olan; gayet eşitlikçi bir anlayışla, en iyi şartlarda vatani görevini bitirip, gönül rahatlığıyla yaşamına dönüyor. Fırsatı olmayanın da ne olacağı meçhul.
TMSF Başkanı da oğlunu birliğine teslim etmek için Burdur’a getirmiş. Yanında Burdur Defterdarı ve İl Özel Genel sekreteri ile birlikte. Gazetenin bir ufak köşesinde de resimleri var, gülümseyen ve her şeyi kendilerine hak gören bir edayla.
Bu ülkede birileri hayatlarını dilediği gibi ve başkalarının dilemeye bile hayal edemeyeceği şekilde yaşıyor. Üstelik bu birileri bu ülkeyi temsil ediyor. Bu ülkeyi temsil ederken de her şeyi kendilerine hak görüp, diğerlerini de kendileri gibi sanma gafletine düşüyor. Bu ülkede kriz teğet geçti derken, kendi villalarının hesabını yapıyor. Ülkenin en darboğazda olduğu anda, en pahalı harcamaları yapıyor, herkesin bağrı yanık gezdiği bir ülkede oğlunu en üst düzeyde askerliğe uğurluyor. Bu millet de can derdinde, ekmek derdinde olan bitene uyuşmuş ve tepkisiz bir şekilde bakıyor. Her şeye göz yumup, her şeye kafa sallıyor. Kafa sallamayanlar da bir yolu bulunup, bir yerlerde susturuluyor. Bu ülkede de demokrasiden ve eşitlikten dem vuruluyor…Bir yerlerde bedeller ödeniyor, ama bazılarının günahının vebali öde öde bitmez gibi görünüyor.