OSMANLI PAŞASI
Ben zaman zaman, Türkiye’de her şey var da bir tek Osmanlı Paşası eksik diye üzüntümü ifade et-meye çalışırım. Dünyanın en uzun ömürlü imparatorluğunu kuran Osmanlı, valileri hep paşalardan yapmış. Samsun’dan Hopa’ya kadar Trabzon valisine bağlıymış. Rahmetli babamla konuşurken konu buna gelmişti. Ben bu kadar geniş bir ülkeyi bir vali nasıl yönetiyor demiştim. Babamın verdiği cevabı hiç unutamıyorum. Oğlum “Onlar da öyle adamdı” demişti. Vali devletin en yüksek rütbeli memurudur. Bulunduğu ilde devleti temsil eden, zirvedeki insandır. Bugün şunu görüyoruz. Rastgele milletvekili olmuş bir insan kendisini validen üstün gibi görüyor. Bunu hiçbir zaman kabul etmedim, bana göre çok yanlış. Devlet büyük ihtimamlarla yetiştirdiği valisini gerektiği gibi yetkilerle donatmıyor. Bize göre bu da büyük kayıplara vesile oluyor. Türkiye artık büyüdü, tek elden yönetilmesi zorlaştı. Rahmetli Özal bunu mahalli idarelere yetkiyi artırma şeklinde ifade ediyordu da: Şarktaki mahzurlarını hesap ediyordu. Ben biraz daha değişik düşünüyorum. İllerde bütün güçleri valilerin ellerinde toplamak. Bu şarka da çok uygun gelir.
Valiler zaten çok sıra üstü insanlar. Bundan kırk sene kadar önce köyde muhtarla birlikte taşıt yolu yaptırıyoruz. Valiliğe de verdiğimiz dilekçemiz var. Biz yüz kişi kadar insanla güya yolun temelini açı-yoruz. Dönemin valisi Karabey ¨Kumru’ya geçiyor. Kumru yolundan saparak bize uğradı. Bizim güzergahımızı hiç beğenmedi, ben sizin emeğinize acıyorum, etütcü göndereyim de güzergahı tespit etsin dedi ve ilave etti. Eliyle göstererek şöyle belki geçer dedi. Etütcü geldi, vali beyin gösterdiği güzergahtan etüdü yaptı. Sonra da küçük halatlı dozerler vardı, onu bize yirmi günlüğüne verdiler. Kepçe halatla yapılan bir donanımla kaldırılıyor ve kendi ağırlığıyla iniyordu. Hidrolik yoktu. Bu küçük dozerle yirmi günde Kumru şosesinden aldığımız yolu Beyceli’ye ulaştırmıştık. Şimdi dev gibi bir dozer işe başlamak için yirmi gün bekliyor. Böyle bir yol belki aylarda bitiriliyor.
Kesinlikle valiler başvekil yardımcısı yet-kisiyle donatılmalı, vali tek adam olacak, diğerlerinin yetkilerini artırırsanız o şekilde şarkta sorun olabilir. Sistem aynı Osmanlı paşası gibi olmalı. Süper valilerle başvekile 81 tane yardımcı yaparsanız Türkiye’nin gücü ikiye üçe katlanır. En az yüzde otuz kaynak israfı önlenir. İkinci yarmada Samsun’a giderken sol kolda Çin seddi kadar bir duvar var. Bu duvar yapılırken gelip kaymakam beye: Kayanın önüne duvar yapılıyor diye sormuştum. Kaymakam bey bizi o işlere karıştırmıyorlar, biz teknikten anlamıyormuşuz şeklinde sitemli bir cevap vermişti. Kendi bölgesinde, devlet yatırımı yapılıyor. Kaymakama bilgi veren yok. Bu sistemde tabii ki kaynaklar yok olur ve oluyor. Ankara’nın bundan haberi olana kadar, atı alan Üsküdar’ı geçiyor. Milyonlar denetim eksikliğinden yok edildikten sonra işe müdahale etseniz neye yarar, ka-yıpları geriye getiremiyorsunuz. İnsanları hapse tıkmada bir yarar yok. İlla ki süper valiler bu işlere el koyacaklar, valiliğin teknik kadrosu, müfettişleri anında işleri kontrol edecekler. Sonradan dökülen su kabını doldurmuyor.
Banka hortumcularına ne yapılabildi. Adamlar dışarıda geziyorlar. Sonra da zaman aşımı denecek... Kaptırılan parayı geri almak çok zor. İllaki bu işi valiler önleyecek. Geçmiş zamanda Vali Çetinkaya ve bakan Şükrü Yürür, Fatsa’da Atatürk İlkokulunun hizmete açılış törenindeyiz. Vali bey bakanın solunda çok kalabalık, sıkışık bir yerden geçiliyor. Şükrü bey vali Çetinkaya’yı geçirdi, peşinden de kendisi geçti. Çok hoşlandım, belki bir tesadüf dedim. Takip ediyorum. Yine sıkışık bir yer. Bakan Yürür vali beyi tekrar geçiriyor. Baktım tesadüf değil, çok mutlu oldum. Şükrü beyi çok severim. Bizde devlet kutsal... İllerde süper valiler mutlaka olmalı. Bu hem insanımızı mutlu ediyor, hem de kaynak israfını önlüyor. Tatbikat sanki şöyle her ilde bir başvekil yardımcısı. Beş senede Türkiye göklere çıkar. Ve inşallah çıkacak...