İNGİLİZLER GÜLDÜRMEYİN BİZİ
Dün gazetede okuduğum bir haberde, İngiltere Parlamentosun’dan 16 vekil, dört Bakan ve Meclis Başkanı’nın, devlet kasasını kendi özel harcamaları için kullandıkları gerekçesiyle istifa etiklerini öğrendim. Bakanların, evlerinin mutfak masraflarını, mobilya harcamalarını, temizlik giderlerini fatura edip devlete ödettikleri ortaya çıkmış; bu olanların da İngiltere’nin Daily Telegraph gazetesinde manşet olmasıyla, istifa etmek zorunda kalmışlar. İngiltere’nin Avam Kamarası Meclisi Başkanı da, sırf bu olanlara göz yumduğu gerekçesiyle istifa etmek zorunda kaldı. Yapılan harcamalar bazılarında 100 Bin sterlini bulurken, bazılarında beş bin sterlinlik bir harcama bile vekillerin istifasını gündeme getirdi. Hatta bu yüzden halk tarafından Başbakanın da istifası isteniyor.
Ülkemiz adına komik bir durum olsa gerek. Vekillerimizin üç beş kuruşluk usulsüz harcamaları, kendileri ve yakınlarının bu harcamalardan çıkar sağlaması, neden istifa edecek bir durum olsun ki? Mutfak masrafını devlete ödetmiş, başka bir evi varmış gibi ödenek almış, kocasının televizyonda izlediği porno filmin faturasını devlete ödetmiş, şimdi bunlar istifa sebebi olabilir mi bizim gibi bir ülkede?
Milyonların havada uçuştuğu, haksız, usulsüz ihalelerle yakınların milyonlara boğulduğu, devlet kasasından seçim çalışmalarının yürütüldüğü, özel harcamalarda neyin nereye harcandığının bilinmediği, imar yolsuzluklarının adım başı görüldüğü, bir ülkede, elalemin mutfak masrafı için hükümeti bırakması, meclisten istifa etmesi nasıl bir anlayıştır acaba?
Bırakın hükümet yetkililerini, Bakanları; bizim Radyo Televizyon üst kurulu Başkanımız hakkında süregelen çok önemli, uluslararası bir davada yargılanma aşamasında olması ve bu davanın bir numaralı sanıklarından olması kuvvetle muhtemelken, aylardır yerinden kılını kıpırdatmıyor. Onun bağlı olduğu birimin başında olanlar da seslerini bir türlü çıkaramıyor. Adamcağız devlet benim arkamda rahatlığıyla, yerini daha da sağlamlaştırıyor. Kim ne derse desin, ne yazarsa yazsın umurunda değil.
Ülkemizde Partilerin usulsüz yardımlar alması, usulsüz bağlantılar kurması, yakınlarının şirketlerini gittikçe zirveye çıkartması gibi sebepler ise, istifa sebepleri içinde hiç yeralmıyor. Mal varlıkları, kazandıkları, nereye ne harcadıkları da bizim ruhumuzun bile duymadığı şeyler. Üstelik harcasınlar, biriktirsinler, düğünlerinin sünnetlerinin altınlarıyla, annelerinin çıkınlarıyla, daha da zengin olsunlar kimin umurunda. Onların rahatlığı bizim rahatlığımız, onların kazancı bizim kazancımız. Bizler yönetenlerimizin ekonomik gücü arttıkça daha güçlüyüz. Nasılsa onlar bizim vekilimiz, aramızda bir fark yok. Zammış, krizmiş, işsizlikmiş, kötü yönetim anlayışıymış bunlar bahane. Halk, ekonomik krizi zaten çoktan aşmış durumda. Halk artık cinnet aşamasında. Şiddet sadece dağda, bayırda değil; her sokakta acımasızca karşımızda. Bu hallerin içinde, hangi halk soracak, vekilinin mutfak harcamasını, temizlik giderini, uçaklarının parasını, düğün dernek harcamasını; İngilizler güldürmeyin bizim milletimizi!