SOKRATES R16;İN SAVUNMASI
Yılmaz Erdoğan ‘ ın da dediği gibi “yol bir yere gitmez, o aslında bir durma biçimidir, keza yaşamak da aslen bir ölme biçimidir”. Hayat işte bu denli tezatlarla doludur. Her yanlışlık beraberinde mütemadiyen kaçınılmaz bir yalnızlık getirir. Nitekim hiçbir başarı da yoktur ki kendi tezatlığı içerisinde cezasız kalmasın.
Velhasıl Platon ya da bizim bildiğimiz şekliyle Eflatun da Sokrates ‘in Savunması’ nı bir ihtimal aynı mantık üzerinden hareketle yazmıştır. Sokrates ilk çağın en büyük ve ilk filozoflarındandır. Kendi zamanında vatandaşı Yunanlılar saf saf mitolojik Oliympos Dağı ‘nın tepesinde öncülüğünü Tanrı Zeus ‘un yaptığı 12 tanrı ile uğraşırken Sokrat körü körüne inanmayı değil sorgulamayı seçmiştir. Oysaki Ares savaşları, Hades yer altını, Zeus ‘un biraderi Poseidon denizleri yönetirken, Zeus ‘un kötü kalpli kötülük tanrıçası karısı Hera da bir yandan dalaveralar çevirip bir yandan da Zeus’un yarı ölümlü oğlu ve kendi üvey oğlu Herkül ile uğraşmakta, Afrodit ile Adonis de gün boyu güzellik kürleriyle uğraşıp bol bol pilates çalışmaktadır. Yunanlılara göre durum ve dünyanın işleyişi bu denli basittir.
Ama tarih de her daim tekerrürden ibarettir.O dönem yunan topraklarında da sözde dindar geçinen, gerçekte dini her şeye alet etmekte hiçbir sakınca görmeyen, bir takım çıkar grupları ve rant sahipleri vardır. Sokrat ‘ın insanları sorgulamaya ,onların ortalama bir koyun ile aralarındaki farkı anlamalarını sağlamaya yönlendirmesine tahammülleri yoktur. O nedenle tez vakit yargılanır Sokrat. Zındık kabilinden derhal başu vurulmalıdır. Terbiyesiz suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturmuş daha da beteri utanmadan düşünmüştür kendisi. Tarihe de tarihin ilk düşünce suçlusu olarak geçer. İşte Platon ‘ un dünya aleme duyurduğu o meşhur savunma Sokrat ‘ ın ağzından dökülüverir cellatlarının önüne.
Oysaki bu gün ne tanrıların tanrısı Zeus ne de onu yargısız infaz edenler kalmıştır ortada. Koskoca Oliympos dağı bile yalan olmuştur. Ama bu Sokrat ‘ ın ölümünü engelleyemez. Dönemin olağan idam methodu efsanevi baldıran zehiriyle idam edilir. Sokrat belki de gizli Ergenekoncudur kim bilir? Belki yargılanma sürecinde nev’i şahsına münhasır af kanunu çıkarmaya kalkışmıştır, İsviçre bankalarında özel hesaplar falan açmıştır? Belki çocuklarına ilk çağa özgü şirketuslar kurup gemicikler almaya son hız devam etmiştir? Zaten armatör kelimesi de epey yunanca görünmektedir. Yunanistan’ı araplaştırmaya köylüleştirmeye çalışmış, bir yandan da geliştirilmiş büyük balkan projeleri yolunda amerikan uşaklığı modern dilde müttefikliğine soyunmuş da olabilir. Öyle ya koskoca sitenin tiranı adama boş yere takar mı?
İşin kötü yanı bizler geçmiş çağın mağdur Sokrateslerine yanarken kendi çağımızdakileri unutuyoruz. Tarih olanca tekerrürüyle aynı sahne üzerinde son derece ucuz görülen dekoru bile değiştirmeden sadece oyuncuları malulen ya da en kötü ihtimalle yaş haddinden emekli edip yerlerine kadrolu yenilerini alarak 3 perde tragedyalar oynamaya devam ederken bizler modern çağın Sokrateslerine ve onların acımasız ellerde şekillenen kaderlerine öylece bakakalıyoruz.
Hayat daha çok şu dondurma reklamındaki kadının halet-i ruhiyesi gibi ilerlemekte aslında. Sanki dondurmasını iştahla yiyip çevresine saçma sapan dünyadan bihaber gülümseyiş atarken çevrede gerçekte fırtınalar kopuyormuş gibi. Hani yangındaki çocukları,kaza yapıp kan revan içindeki insanları görmüyor da dondurmamızı iştahla ve yüzümüzde o aptal nedensiz sırıtışla yemeye devam ediyormuşuz gibi.Hani düşünememenin varlık nedenini ortadan kaldırdığını ısrarla yadsımak ,Descartes ‘ a saçını başını yoldurup mezarında parendeler attırmak gibi.
Hayat daha çok şu dondurma reklamındaki kadının halet-i ruhiyesi gibi ilerlemekte aslında. Sanki dondurmasını iştahla yiyip çevresine saçma sapan dünyadan bihaber gülümseyiş atarken çevrede gerçekte fırtınalar kopuyormuş gibi. Hani yangındaki çocukları,kaza yapıp kan revan içindeki insanları görmüyor da dondurmamızı iştahla ve yüzümüzde o aptal nedensiz sırıtışla yemeye devam ediyormuşuz gibi.Hani düşünememenin varlık nedenini ortadan kaldırdığını ısrarla yadsımak ,Descartes ‘ a saçını başını yoldurup mezarında parendeler attırmak gibi.
Neyseki hiçbir baldıran zehiri tanrıya işlemiyor. Hiçbir rant,riya ya da dünyevi iktidar da tüm ısrar ve fütursuzluğuna rağmen tanrıyı kandıramıyor. Varsın geçici dünyevi iktidarlar öyle sansın. Ama Sokratlar ölmüyor, aksine Yılmaz Erdoğan ‘ ın da dediği gibi onların ölümü mutlak ölümsüzlük yani yaşamın ta kendisinden geçiyor. Bu dünya da ne Kanuni ‘ ye, ne de Zeus ‘ a kalıyor. Geriye bir Sokratlar bir de Sokrat’ı Sokrat yapan adını zamanın ötesine taşıyan dünyevi iktidarlardan kalma eşeklik baki kalıyor bu kubbede tıpkı bir hoş seda gibi.