BAZ İSTASYONLARI DOKUNULMAZLIĞI
Her ne kadar limitlere uygun olduğu söylense de, olması gereken yerler dışına kurulan baz istasyonlarına karşı yapılan şikayetler neden karşılıksız kalıyor?
Ne oluyor da valiler, kaymakamlar ve Belediye Başkanları bu usulsüz uygulamalara sessiz kalabiliyorlar.
Ne oluyor da bu GSM şirketlerine sınırsız özgürlükler tanınabiliyor.
Ne oluyor da camii minarelerinden tutun da apartman çatılarına ve elektrik direklerine varana kadar sorumsuzca baz istasyonları kurulabiliyor.
Nedir bu iletişim manyaklığının arkasındaki başı boşluk.
Kimse diyemez ki elektromanyetik radyasyonların zararı yoktur.
Kimse diyemez ki bu bir kamu yararıdır.
Kamu yararıysa eğer, gelecekte ne tür tehlikeler doğuracağı belli olmayan bu teknolojiye karşı insan öncelikli tedbirlerin de alınması gerekmiyor mudur?
Çevresel kirlilik sadece çer çöp olarak mı algılanmalı. Kamu sağlığını korumakla yükümlü olanların nasıl olur da elektromanyetik radyasyonlardan haberi olmaz!
Madem çevrenin korunması ve soluduğumuz havanın kirlenmesinin önlenmesi konusundaki tedbirlerin bir bütünlük içerisinde tesbiti ve uyglanması esastır hükmü 2872 sayılı çevre yasasının ana ilkesidir.
Öyleyse çevresel kirliliğe sebep olduğu bilinen elektromanyetik kirlilik bu yasal hükümler içerisinde yok mudur?
İnsanlar bu teknomanyak sistemde ille de sağlıklı olmayan bir çevrede ille de sağlıklıymış gibi görüntü vermek zorunda mı olmalılar.
Şikayet yolunun tıkalı olduğu bir sistemde bu insanlar kime kimi şikayet edebilirler.
Telekominikasyon yönetmeliğinde bile (21. madde) baz istasyonlarına karşı yapılacak şikayetler sadece Ulaştırma Bakanlığına yapılmalıdır. Bakanlığın haricinde hiçbir kurum yargı hariçbu sisteme müdahale edemez diyor.
Demek ki yerel idareler kanunlarla değil, yönetmeliklerle sessizleştiriliyor.
Şimdi siz siz olun, yönetmelik kararına göre Ulaştırma Bakanlığının tekelindeki bir sistemi yine aynı bakanlığa nasıl şikayet edeceksiniz.
Bunun adı, yasal demokratik baskı değil de nedir?
Böyle bir sistemin kanunlarladeğil de uzun süreli tek taraflı yönetmelikle idare edilmeye çalışılması asla kamu yararı olarak gösterilemez.
Zaten gösterilseydi yargı yolunu tercih edenlerin şikayetleri vatandaşın lehine sonuçlanmazdı.
Bu da gösteriyor ki, ülkeyi kanunlarla değil de yönetmeliklerle idare etmeye çalışanların ne kadar doğrucu olduklarını açık seçik ortaya koyuyor zaten.