Ordu'da Ortak Ses!

TEMA Vakfı Artvin’den sonra ikinci maden toplantısını Ordu’da yaptı.
TEMA Vakfı Başkanı Deniz Ataç, “Vahşi madencilik yaşamımızı doğrudan tehdit ediyor. Suyumuz, toprağımız ağır kimyasallarla yaşamımızı, ürünlerimizi tehdit ediyor. Bizler kanser ve benzeri hastalıklarla boğuşuyoruz. 4. sınıf maden politikası artık bitmeli. Bu böyle gitmez Madencilerin sermayesi bizim suyumuz, toprağımız. Bu böyle gitmez, gitmemeli.” dedi.
HEP BERABER
İS-TE-Mİ-YO-RUZ
DİYECEĞİZ!
TEMA Vakfı Başkanı Deniz Ataç Türkiye’de her madenciliğin sorun olmadığını ancak 4. Grup Metalik Madencilik olarak adlandırılan madenciliğin ülkeye kayda değer gelir getirmediği gibi pek çok soruna de neden olduğunu belirterek, “Ordu’nun da yüzde 74’ü maden sahası. Bu güzel ülkeye sahip çıkmak zorundayız. Yapılacak iş basit hep birlikte, hep beraber istemiyoruz diyeceğiz. Ankara yerelin istemediği hiçbir şeyi yapamaz.” dedi.
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) tarafından Ordu'da '4. Grup Metalik Madencilik Faaliyetlerinin Doğal Varlıklarımıza ve Yaşamamıza Etkileri' konulu panel Ordu Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirildi. Altın, gümüş, bakır gibi dördüncü grup madencilik faaliyetlerinin doğal varlıklara ve yaşamımıza etkilerinin ele alınacağı panelin açılış konuşmasını TEMA Başkanı Deniz Ataç yaptı. Panele Prof. Dr. Mehmet Aydın, Enerji Yüksek Mühendisi Alaattin Yılmazer, Avukat Nur Hilal Gündüz, Avukat Ecem Çelebi, Avukat Tuğçe Yıldız, Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, Murat Dağı Yok Olmasın Platformu Sözcüsü Funda Özakçura ve aslen Ordulu olan Gazeteci-Yazar İbrahim Gündüz konuşmalarıyla yer aldı.
HEP BİRLİKTE İSTEMİYORUZ DİYECEĞİZ
TEMA Vakfı Başkanı Deniz Ataç: “Maden derken lütfen bunu tüm madencilik faaliyetlerine karşıyız gibi algılamayın. Böyle bir yaklaşımımız yok. Çünkü maden de hayatımızın bir parçası. Fakat bizim vahşi madencilik dediğimiz ya da sömürge madenciliği ifade ettiğimiz dördüncü gruptaki metalik madenlerin çıkarılma şekline itirazımız var. Bu madenlerin açık havada binlerce ton siyanür ya da sülfürik asit kullanarak çıkarılması o bölgeye çok ciddi tahribatlar yapıyor ve daha sonra ne yazık ki rehabilite edemiyoruz.
Şimdi sizlere birkaç tane yerin hepsinin değil de birkaç tane yerden örnekler vermek istiyorum. Altınordu’nun Cumhuriyet, Bahariye, Erenli ve Alisayvan Mahallerinde 40 bin dönüm altın maden sahası var. Kabadüz’ün Esenyurt, Ataköy, Şenoluk, Zaferköy, Alınca Mahallerini kapsayan 27 bin dönümlük maden sahası ihale edilmiştir.
KURŞUNÇALI
ORMANLARINDA
20 BİN DÖNÜM…
Kurşunçalı ormanlarında 20 bin dönümlük alan ihale yapılmış durumda. Yine Ulubey’in Kirazlık Mahallesinde 850 bin dönüm ihale edilmiş. Menderesleriyle ünlü Perşembe Yaylası’nda yaklaşık 20 bin dönüm alan ihale edildi. Perşembe’de Anac, Soğukpınar, Şenyurt, Saray, Bekirli gibi mahalleleri kapsayan 20.000 dönüm alan ihale edilmiş. Bunlar hepsi değil birkaç örnek. Ben şimdi sormak istiyorum bu güzellikleri yok mu edeceğiz?
TORUNLARINIZIN
TORUNLARININ TORUNU
KİRLİLİĞE MARUZ KALACAK
Ordu Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Aydın: “Biz tamamen bilimsel yöntemlerle Fatsa’daki madenin neden olduğu kirliliği ve kirliliğin boyutlarını tespit ettik. Makale olarak da yayınladık hatta madenlerin neden olduğu kirlilik ile ilgili araştırmalarda en fazla atıf yapılan makalelerden biri oldu. Peki maden 5-10 yıl çalışacak sonra gidecek bitecek mi hayır bitmeyecek. Bütün pislik bize kalacak. Ve bu ne çok uzun sürecek?
CUMHURİYET, BAHARİYE, ERENLİ, ALİSAYVAN…
Şimdi sizlere birkaç tane yerin hepsinin değil de birkaç tane yerden örnekler vermek istiyorum. Altınordu’nun Cumhuriyet, Bahariye, Erenli ve Alisayvan Mahallerinde 40 bin dönüm altın maden sahası var. Kabadüz’ün Esenyurt, Ataköy, Şenoluk, Zaferköy, Alınca Mahallerini kapsayan 27 bin dönümlük maden sahası ihale edilmiştir.
KURŞUNÇALI
ORMANLARINDA
20 BİN DÖNÜM…
Kurşunçalı ormanlarında 20 bin dönümlük alan ihale yapılmış durumda. Yine Ulubey’in Kirazlık Mahallesinde 850 bin dönüm ihale edilmiş. Menderesleriyle ünlü Perşembe Yaylası’nda yaklaşık 20 bin dönüm alan ihale edildi. Perşembe’de Anac, Soğukpınar, Şenyurt, Saray, Bekirli gibi mahalleleri kapsayan 20.000 dönüm alan ihale edilmiş. Bunlar hepsi değil birkaç örnek. Ben şimdi sormak istiyorum bu güzellikleri yok mu edeceğiz?
TORUNLARINIZIN
TORUNLARININ TORUNU
KİRLİLİĞE MARUZ KALACAK
Ordu Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Aydın: “Biz tamamen bilimsel yöntemlerle Fatsa’daki madenin neden olduğu kirliliği ve kirliliğin boyutlarını tespit ettik. Makale olarak da yayınladık hatta madenlerin neden olduğu kirlilik ile ilgili araştırmalarda en fazla atıf yapılan makalelerden biri oldu. Peki maden 5-10 yıl çalışacak sonra gidecek bitecek mi hayır bitmeyecek. Bütün pislik bize kalacak. Ve bu ne çok uzun sürecek?
MADEN GİDİYOR AMA
KİRLİLİK KALIYOR
Maden geldi, rehabilite etti sahanın üzerine toprak döktü, ağaç dikti. Tehlike geçecek mi? Geçmeyecek. Ne kadar sürecek? Birkaç yüz yıl sürecek bu kirlilik. Yani bizim çocuklarımız, onların çocukları, onların da çocukları bu kirliliğe maruz kalacak. Eğer biz mücadele etmezsek, bu mücadeleyi kazanamazsak 5-6 nesil bu kirliliğe maruz kalacak. Ağar metal kirliliği eninde sonunda nasta edecek, kanser edecek öldürecek.
KARAR VERİN NASIL BİR ORDU İSTİYORSUNUZ?
Dolayısıyla kesinlikle burada bir düşünmemiz lazım yani. Biz böyle bir şeyin başımıza gelmesini istiyor muyuz, istemiyor muyuz? Siz bu şehirde yaşayanlar buna karar vereceksiniz. Biz bilim insanları olarak her zaman bu mücadelenin içinde oluruz ama siz olduğunuz müddetçe. İşin doğrusu sizin nasıl bir Ordu istediğinize ya da istemediğinize karar vermeniz gerekiyor.
ORDU’NUN İTİRAZ ETMESİ GEREKİYOR
Fatsa Doğa ve Çevre Derneği Başkan Yardımcısı Alaattin Yılmazer: Ben Fatsa’da madenin olduğu yerde yaşıyorum. Okudum geri döndüm altın madenine çok yakın bir yerde yaşıyorum. Biz acısını çok çektik. Çok yakın köylerde içme sularımızı kaybettik. Sularımızdaki ağır metal oranları yüksek seviyelere geldi. Rakamlar ortada fındık bu ülkeye altın madenciliğinden daha fazla kazandırıyor. İtiraz etmemiz gerekiyor. Ordu’nun suyuna, toprağına, havasına sahip çıkması gerekiyor.
MUHTARLAR YAPTIKLARIYLA VE YAPMADIKLARIYLA ÇOK ÖNEMLİ
Panelde Avukat Ece Çelebi, Avukat Tuğçe Yıldız ve Avukat Nur Hilal Yıldız, maden sürecinde hukuki olarak neler yapılabileceğini aktardı. Avukat Nur Hilal Yıldız süreç içinde özellikle muhtarların yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla çok önemli olduğunu belirterek şunları kaydetti: “Açılacak madenle ilgili ÇED süreci muhtarlıklarda da askıya çıkıyor, 30 gün süresi var. Muhtarların bu konuyu çok iyi takip etmesi gerekiyor. CED olumlu çıkarsa 30 gün içinde dava açılması gerekiyor.
DAVALARI YÜZLERCE
BİNLERCE KİŞİ TAKİP ETMELİ
Hukuksal mücadele her zaman devam edecek. Ve bu hukuksal mücadelede birlikte, tüm kurumlarla, tüm STK'larla ve vatandaşlarla bir arada olup ve diğer mücadeleleri aktif hale getirerek bir şeyler başarabiliriz. Duruşmalara onlarca, yüzlerce kişi giderek başarılı olabiliriz. Keşiflere yüzlerce, onlarca kişi olarak başarılı olabiliriz yani bu buradaki çabalarımızı, mücadelemizi göstererek başarılı olabiliriz.”
ANAYASAL HAKKIMIZ
KULLANARAK ORDU’YA
SAHİP ÇIKACAĞIZ
Gazeteci-Yazar İbrahim Gündüz: “Kardeşim siz manyak mısınız? Ülke altın manyağı olacak, derdiniz ne sizin?” diyecek olanlar vardır, diyorlar zaten. Karşınızda bir yalan makinesi var. “Gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar. “Hiçbir zararımız yok. 5 yıl 10 yıl çalışacağız. Eski haline getireceğiz. Hatta eski halinden daha güzel hale getireceğiz. Hatta biz ormanları çoğaltıyoruz. Suları zenginleştiriyoruz.” diyorlar. Gözümüzün içine baka baka bu yalanları söylüyorlar yıllardır.
ALTIN MADENCİLİĞİ
EKO-KIRIM MERKEZİDİR
Altın madenciliği bir madencilik değil. Altın madenciliği açık hava kimya fabrikası. Altın madenciliği bir eko-kırım merkezi. Sorum sadece altın madenleri değil. Sorun Türkiye şu anda sömürge madenciliğinin kıskacında. Türkiye’nin bütün köşesi, bütün dağları, bütün meraları, bütün yaylaları, bütün köyleri madencilik yapıyoruz diye yağmalanıyor. Türkiye ucuz ülke olarak görülüyor. Türkiye insanı ucuz insan olarak görülüyor ve ucuz ürettikleri ham maddeyi Türkiye’den çıkarıp ülkelerine götürüyorlar.
SAHİP ÇIKACAĞIZ BAŞKA ÇAREMİZ YOK
Yeşil Ordu’muzun ormanlarla kaplı fındık bahçeleriyle kaplı yemyeşil yaylalarla kaplı Yeşil Ordu’muzun yüzde 74’ü maden bölgesi ilan edildi. Bir kısmı çalışıyor. Bir kısmı arama aşamasında bir kısmı ihale edilmeyi bekliyor. Bizler topraklarımıza Fatsa’mıza, Ordu’muza, yaylarımıza sahip çıkmak zorundayız. Her ülkenin tarihinde buna benzer şeyler var. Şimdi bizim topraklarımızı savunmaktan başka anayasal yasal haklarımızı kullanmaktan başka çaremiz yok. Biz de onu yapıyoruz.
UYUYORLAR!
Panelde soru-cevap ve katkı bölümü de yapıldı. Fatsa’daki altın madenine çok yakın bir noktada oturan Ünye’nin Şenyurt Mahallesinden Fadime Çelebi de söz alarak yaşadıklarını aktırdı, düşüncelerini dile getirdi. Çelebi özetle şunları kaydetti: “Ankara’ya bu başımızdakileri getiren insanlar uyuyorlar. Hiç duyan yok mu? Hiç duyan yok. Uyuyorlar. Suyu kuruttular, balıkları kuruttular… Bizim bu başımızdaki insanlar Allah'a mı inanıyor neye inanıyor bilmiyoruz. Ya bu dünyayı yediniz torağın altından ne istiyorsunuz? Allah'ı, Peygamber'i unuttunuz mu? Bu madenciler nasıl geliyor? Nasıl bizim topraklarımızı bu hale getiriyorlar? Biz gidip başka memleketlere maden alabiliyor muyuz? Bizim suyumuzu mahvettiler.
KİMLER KATILDI
Panele, Ordu Valisi Muammer Erol, CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, Altınordu Belediye Başkanı Ulaş Tepe, Ordu İl Kültür ve Turizm Müdürü Uğur Toparlak, Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Adil Levent Karlıbel, ile çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.
"ALANA YUH, SATANA YUH"
Panelin görsellerinde sözlerini Dursun Ali Akınet'in yazdığı, müziği ve seslendirmesini Sercan Özel'in yaptığı, 'Soyulan Köy' adlı eser yayımlandı. Eserin klibinde doğa tahribatlarına ilişkin görüntülere yer verilirken, "Alana yuh, satana yuh" sözleri dikkat çekti.
Kaynak /Ordu Olay - Mertcan Deniz