Ordu’nun lokman hekimi “Opr. Dr. Osman Hilmi Memecan”
Ordu ilinin yetiştirdiği unutulmaz insanlardan biri olan Operatör Doktor Osman Hilmi Memecan’ı yakalandığı amansız hastalıktan dolayı tedavi gördüğü Ankara’da, 8 Ağustos 1999 günü kaybetmiştik. Doktor Osman Hilmi Memecan’ın aslında hayatı, anıları, yöresel hikâyeleri ve fıkraları bir kitap olur. Günümüz kuşakları onun gibi bir Lokman Hekimi ve bilge kişiyi tanıyabilmesi için hakkında ulaşabildiğimiz bazı anekdotları paylaşacağız.1929 yılında Ordu’da doğan Doktor Osman Hilmi Memecan ilk,orta ve lise tahsilini Ordu’da tamamlamıştı. 1950 yılında girdiği İstanbul Tıp Fakültesinden 1956 yılında mezun olmuştu. Daha Üniversitede genç bir tıbbiyeli olarak öğrencilik yıllarında tam bir Ordu’lu aydın, Ordu Yüksek Tahsil Cemiyetinin faal ve çalışkan bir üyesiydi.
Doktor Osman Hilmi Memecan, 1956 yılında Tıp fakültesinden mezun olunca genç ve idealist bir hekim olarak Ordu Hükümet Tabibi olarak 4 yıl görev yaptı. Hükümet Tabibi olduğu yıllarda Ordu Lisesinde ve Erkek Sanat Enstitüsünde öğretmenlik hizmetin de bulundu. Sosyal hizmetlerinin yanında bir ara Karadeniz İdmanyurdu Futbol takımının başkanlığını da ifa etti.
Ordu’da bilhassa 1950’den önce Doktor sayısı çok azdı. Hatta bu durum 1960’lara kadar sürdü. Ayrıca birçok hastalığı iyi edecek ilaçta pek kolay bulunmuyordu. O devirlerde gerek halk cahilliğinden ve gerekse fakirliğinden dolayı kolay kolay doktora gitmiyordu. Memecan o dönemde zor şartlarda gece gündüz demeden koşturup fedakarca hekimlik hizmetini yerine getiriyordu. Şüpheli ölüm vakalarında Resmi Doktor raporu şart olduğu için at sırtında ya da yaya olarak saatlerce köylere, ilçelere her türlü vakaya gidiyor, gittiği yerlerde yine başka mağdur ve muhtaç hastaları muayene isteklerini geri çevirmeyerek, onlara şefkatle yardım ediyordu. İşte o zorlu günlerden kısa bir anekdot:
“… Operatör Doktor Osman Hilmi Memecan Ordu Merkez Hükümet Tabibi iken Aybastı ilçesinde bir ölüm vakası için köyde otopsiye görevini tamamladığında akşam saati olmuştu. Köyün ileri gelen Ahmet Efendi yemek hazırlatmıştı, daveti kırmayan Memecan ve görevli arkadaşları çay, Süt, yumurta, yoğurt, patates haşlaması ve yufka böreğinden ibaret gayet güzel hazırlanmış olan köy sofrasında yemeklerini yemişler ve Ahmet efendiye teşekkür ettikten sonra yola koyulmak için atla arabanın yanına kadar giderler. Köye doktor geldiğini öğrenen vatandaşlar arabanın yanına kadar bir hasta getirmişlerdi. İhtiyar bir adam:
-Beyim beni muayene etmeden gidemezsin, ne istersen al.
-Ne zamandır, hastasın?
-3 aydır.
-Doktora gitmedin mi?
-Yolumuz çok uzak, gidemedim.
Doktor Memecan, Hastayı muayene ettiğinde, kalbinden rahatsız olduğunu anlamıştı. Hasta insanlar o yıllarda kaderine boyun büküp, ölümü bekliyorlardı. Vatandaş, doktorsuzluktan ölüyordu. Aybastı’ya döndüklerinde yine birçok hastanın muayene olmak için Doktor Memecan’ı sırada beklediklerini gördüler. Doktor Memecan önce en yaşlı bir ihtiyara bakar ve neyi olduğunu sorduğunda:
- Doktor Bey, beni kurtar, iki gündür küçük su dökemiyorum. Memecan muayene ettiğinde yaşlı hastanın neredeyse çatlayacağını tespit eder, Çevresinden bir sonda ister, Allah’tan bir sonda bulunur ve getirilir, sonda taktığı ihtiyar rahatlar. Bir hekim olarak muhtaç bir hastayı şifaya kavuşturmanın tadını hisseder. Bu hasta Memecan’a göre birkaç saat daha bu durumda kalsaydı, öleceği muhakkaktı. Düşünün, bir hasta doktorsuzluk yüzünden ölümünü kader olarak görüp, sancı içinde kaçınılmaz sonunu çaresizce bekliyordu. İşte Aybastı’da dramatik bir vaka daha… Hamile bir kadın getiriyorlar ve Doktor Memecan nesi olduğunun sorunca; “altı saattir, doğum yapamıyor…” diye cevap veriyorlar. Hastayı muayene eden Doktor Memecan, anne karnındaki çocuğun doğumunun imkansız olduğunu tespit edip, acilen bir araçla Ordu’ya getiriyor. Doktor Osman Hilmi Memecan Aybastı’dan dönerek gece saat 2.30’da Kadın Doğum uzmanı Doktor Rükneddin Beyi yatağından kaldırıyor. Doktor Rükneddin Beyi doğru hastaneye götürüyor ve hamile anneye müdahaleli bir doğum yaptırtıyor. Netice olarak anne de çocuk da kurtuluyor. Eğer bu vaka Ordu’ya getirilmeseydi çocuk mutlaka ölecek, annenin sıhhati de tehlikeye girecekti.
Yine Doktor Memecan hayatta hekim yüzü görmemiş bir kadını muayeneye gider ve hastaya sorar:
-Hanım, ne şikayetin var?
Beyim, biz fakir kimseleriz. Bir ineğim, iki koyunumuz var.
-Hanım, şikayetin nedir?
-Beyim kimseden şikayetim yoktur.
-Hanım hastalığın ne?
-Hastalığımı ben söyledikten sonra, kıymeti ne? Doktorsun, muayene et, bul. Bu duruma şaşıran Doktor Memecan daha ne yapsın? Maalesef eskiden bazı hasta insanlar muayene olmak istiyorlar ama hastalığına ait şikâyetini korkudan veya cahillikten bir türlü söylememekte ısrar ediyorlardı…”
Hükümet Tabipliğinin peşinden 1961 yılında Balıkesir’de ihtisasa başlayan Doktor Memecan uzmanlığını Ankara Devlet hastanesinde tamamlamıştı. Genel Cerrahi Uzmanı olarak ilk görev yeri Fatsa’ya atandı. Doktor Osman Hilmi Memecan Fatsa ilçesinde göreve başladıktan sonra Doktorluk yaptığı 60’lı yıllarda bir yıldız gibi parlamış ve çok sevilmişti. Her türlü sosyal hayata destek veren Osman Hilmi Memecan, daha kimsenin aklında yok iken Fatsa’da ilk kez Hamsi festivali düzenlenmesine öncülük etmiştir. Fatsa Güneş Gazetesinde yazdığı yazılarla halkın sorunlarına eğilen Doktor Memecan, birçok sorunun çözülmesi için Fatsa’da öncülük etmiş ve Fatsa halkı üzerinde unutulmaz derin izler bırakmıştı.
Fatsa’da birkaç yataktan oluşan ve yıllarca Op. Dr. Osman Hilmi Memecan ile Dr. Vasfi Kaynar’ın mesaisinde hizmet veren çok küçük bir Devlet Hastanesi vardı. Bugünkü sağlık ocakları gibi çalışıyordu. Rahmetli Doktor Osman Hilmi Memecan bu küçücük binada zor şartlarda çok insana başarılı cerrahi operasyonlar yapıyordu. Fatsa’daki eski Devlet Hastanesi Başhekimi olan Opr. Dr. Osman Hilmi Memecan, Opr. Dr. Yener Yıldırım, Dr. Aladdin Arıkan, Opr. Dr. İbrahim Varnalı, o dönemlerde mevcut yetersiz hastanenin daha da büyümesi, daha çok yataklı bölge hastanesi konumuna getirilip, hizmet vermesi için ekibiyle birlikte maddi katkı sağlamak amacıyla köy köy, mahalle mahalle gezip, halktan fındık bile toplamışlardı.
O dönemin başhekimi Opr. Dr. Osman Hilmi Memecan, Fatsa’ya 75 yataklı Devlet Hastanesi yapılması için gecesini gündüzüne katmış, ilçe halkını da arkasına alıp, dönemin koşullarında bürokratik engelleri aşmak ve ses getirmek için rahmetli gazeteci Hikmet Altuntaş’la birlikte Güneş Gazetesini kurmuşlardı. Yayın hayatına başladığı 22 Şubat 1971 yılında Güneş Gazetesi elle dizilip, motorlu baskı makinesi ile basılıyordu. Fakat hepsi gazetede Fatsa’nın sorunlarını cesurca dile getiriyorlardı. Doktor Memecan, Güneş Gazetesi sayesinde “Fatsa’ya mutlaka 75 yataklı hastane kurulmalıdır” diye de Ankara’daki milletvekillerine ve bürokratlara sesini duyurmuş ve sonuçta da muvaffak olmuştu.
Fatsa Devlet Hastanesinin daha da büyümesi, gelişip, bölgeye tam teşekküllü olarak hizmet vermesi için dönemin baştabibi merhum Opr. Dr. Osman Hilmi Memecan, Hastane Müdürü merhum Tahsin Dervişoğlu, merhum Dr. Muhlis Arıkan, ilçede hizmet veren tüm doktorlar ile birlikte el ele, omuz omuza vererek öncülük etmişti. Amaç, gelişen, büyüyen Fatsa ve bölgesine geniş kapsamlı bir hastane yapılmasıydı. Op. Doktor Osman Hilmi Memecan Fatsa’da görev yaptığı yıllarda Genel Cerrah olarak çok yoğun mesai harcıyordu. Birçok ölümlü kaza ve cinayetleri aydınlatmak ve rapor vermek için Savcılarla birlikte çevre ilçelere, nahiye ve kazalara kadar yaz kış demeden bizzat olay yerine kadar gidiyorlardı. O dönemlerde Karadeniz il ve ilçelerinde, köylerinde işlenen cinayetlerde hızlı bir artış vardı. 07.02.1970 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde “Fatsa sosyal yaşamı “ hakkında yayınlanan seri bir röportaj o yılların profilini ilginç biçimde şöyle özetliyordu.
“… Fatsa’nın iki şeyi meşhurdur. Tefecileri ve cinayetleri! Karadeniz’in en zorlu tefecileri Fatsa’da bulunur. Paralarını her fındık mevsiminde en az bir misline çıkarmasını iyi bilirler. Fatsa’ya “Karadeniz’in Teksası” demeleri, paranın ve silahın bu ilçede yaman işlemesindendir. Fatsa’da silahlar iyi işlediğinden bakmışlar ki buralarda cinayet bol, millet kurşun yarasından kırılıyor. Devlet tutmuş bir Fatsa’ya bir hastane açmış. Fatsa Devlet Hastanesinin başhekimi ve operatörü Osman Hilmi Memecan yılda 600 ameliyat yapıyor ve bu ameliyatların çoğu kurşun yarası üzerinedir. Yaralıların çoğu hastaneye geç geliyor, yollarda kan kaybediyor ve yaralarına mikrop kapmasından dolayı son derece zor ve tehlikeli durumlara düşüyorlar…”
1973 yılının Haziran ayında Fatsa’dan Ordu Devlet Hastanesindeki hariciye servis şefliğine atanan Op. Doktor Osman Hilmi Memecan’ın, 7 yıl Doktorluk yaptığı Fatsa’dan ayrılmasına yöre insanı çok şaşırmışlardı. Ordu’daki yeni görevine atanan Doktor Memecan’ı Fatsalılar büyük bir törenle ve gözyaşlarıyla uğurlamıştı. Fatsalılar Doktor Hilmi Memecan’ın büyük boy fotoğraflarını çoğaltıp ev ve işyerlerinin en mutena yerlerine hatıra olarak asmışlardı. Doktor Memecan’ın Ordu’ya gelişi Fatsalıları çok üzmüş, Ordulular ise hemşerilerinin gelişi dolayısıyla bayram havası yaşamışlardı. Memecan daha sonra 1977 yılında Ordu Devlet Hastanesine baştabip olarak atanmış ve 6 yıl aralıksız baştabip olarak güzel hizmetlere imza atmıştı. O zengin fakir ayırmazdı. O herkesin doktoru ve arkadaşıydı. Halkın arasına girer çıkardı. Hamsi fıkraları, nasihatleri, sohbetleri ve her derde çare bulması ile ünlü Doktor Osman Hilmi Memecan’ı tanıdıkları “Lokman Hekim” olarak tanımlıyorlardı. O halkın sevgili hekimiydi ve herkese tavsiye ettiği yaşama sevincini ve pozitif enerjisini ışık ışık yaymaya devam ediyordu.
1980 yılı askeri ihtilalinden sonra 1983 yılında Devlet Hastanesindeki resmi görevinden istifa etti, Ordu’da genel Cerrah olarak kendi serbest muayenesini kurdu ve sağlık hizmeti vermeye devam etti. Doktorluk mesleğini para kazanmak amacıyla yapmadığını sıkça söyleyen Doktor Osman Hilmi Memecan “Ben parası olmayanların ve mağdur hastaların doktoruyum” derdi. Hakikaten çok merhametli ve hayırseverdi. Muayene ettiği birçok fakir hastadan hiç para almadığı gibi ayrıca onların tahlillerini ve ilaçlarını da kendi parasıyla alıp, fakir hastalarını memnun eder, dualar alırdı. Ordu’da çok sayıda insanı sağlığına kavuşturan şifa meleği olan Osman Hilmi Memecan, halk arasında garip guraba babası olarak tanınan şefkatli, esprili ve yardımsever bir insandı. Ordu’da doktorluğunun yanında siyasi ve sosyal faaliyetler içinde bulunan Doktor Memecan Ordu Olay Gazetesinde de “Her Telden “ başlığı adı altında köşesinde doktorluk mesleğinin yanında sosyal, kültürel ve gezi anılarını kaleme alıyordu.
Yıllardır mahalle ve çocukluk arkadaşı olan Rüştü Baş Ordu Olay Gazetesinde çıkan bir yazısında Osman Hilmi Memecan için şu ifadeleri kullanmıştı. “… Çok yakın arkadaşları olarak onu “Doktor Jivago” diye çağırırdık. Doktor Memecan, sohbetlerinde “ince “ espriler ve değindirmeler yapardı. O söylediği için sözcükler daha anlamlı, daha güzeldi. Bu yöresel ve yerel yanını da makale ve yazılarında kullanılırdı. İyi bir Karadeniz ağzı araştırmacısıydı. Türkçe dilimizi yöresel aksanımız ile bilen bir dil uzmanıydı. O tatlı dili kadar, vefalı dost bir sağlık eriydi de…”
1983 yılında serbest hekim olunca Ordu’da SODEP adlı siyasi partinin de kurulmasına da öncülük etmiş ve bir süre İl başkanlığını üstlenmişti. Yine aynı dönemde H. Olgun Akın’dan sonra Op. Doktor Osman Hilmi Memecan, Orduspor kulüp başkanlığına gelmiştir. Doktor Osman Hilmi Memecan, Orduspor’un kulüp başkanlığı yaptığı dönemde başarılı bir futbol takımı kurulmuştu. 1982-83 Türkiye 2. Futbol Liginde, Orduspor bir üst lige yükselen takımlar arasında şampiyon olmuştu. Osman Hilmi Memecan, Orduspor‘daki başkanlık görevini daha sonra Mustafa Çebi’ye devretmiştir.
O dönemde Doktorluğunun yanında siyasetle de ilgilenen Doktor Memecan, 1987 yılında yapılan Genel seçimlerde 3. Sıra Milletvekili adayı olmuş, ancak kazanamamıştı. Siyasi çalışmalarına aralıksız devam eden Doktor Memecan, 1991 yılında yapılan seçimlerde 1. Sıradan aday oldu ama seçimi yine kazanamadı. Bundan sonra siyasete daha serin duran ve araya mesafe koyan Doktor Memecan, Şubat 1993 yılında Ordu’daki serbest muayenesini kapatmış ve Ankara’ya gitmiştir. Ankara’da SHP-DYP hükümeti zamanında SSK Genel Müdürlüğünde bürokrat olarak atanmış ve yine Ordu’ya faydalı hizmetlerde bulunmaya devam etmişti. 1997 yılında Ordu CHP il yönetim kurulu üyesi olarak da bir süre görev yapmıştı.
Son yıllarında rahatsızdı ama etrafta kimseye belli etmiyordu. 8 Ağustos 1999 günüydü Osman Hilmi Memecan rahatsızlığı iyice nüksetmişti, daha fazla dayanamadı. Operatör Doktor Osman Hilmi Memecan’ı yakalandığı hastalıktan dolayı tedavi gördüğü Ankara’da 70 yaşında vefat etti. Şifa verdiği, iyilik yaptığın birçok dostunu geride yoksun bırakıp, gitmişti. Doktor Osman Hilmi Memecan, büyük bir cenaze töreniyle ve binlerce seveninin gözyaşlarıyla, Ordu Güzelyalı mahallesindeki aile kabristanlığında defnedildi. Allah rahmet etsin, mekânı cennet olsun.
YEREL TARİH ARAŞTIRMACISI
NAİM GÜNEY